Okçuluğa karar verdiniz, fakat hangi yayı alacağınıza bir türlü karar veremiyorsunuz diyelim. Ben tecrübelerimi aktarınca sanırım bu kararsızlığınız azalacaktır. Öncelikle küçük bir araştırma yaptıysanız temelde 3 çeşit yay olduğunu görmüşsünüzdür. Bunlar geleneksel yay, olimpik ya da kanatlı yay ve makaralı yaylardır. Okçuluğa giriş yazımı okuduysanız geleneksel okçuluğun ne kadar meşakkatli bir uğraş olduğunu anlamışsınızdır. “Ben okçuluk yaparsam ancak geleneksel okçuluk yaparım!” diyenler de olacaktır elbet. Benim amacım neyle karşılaşacağınızı önceden haber vermek. Uzun süre hiç ok atmadan sadece alıştırma yapmaya sabredecekseniz sorun yok. Bu yay çeşidini seçerseniz öncelikle boş ve hafif bir yayı binlerce defa çekip bırakmanız gerekiyor. Ardından yakın mesafeden yine binlerce atış yaparak kaslarınızın atış şekline alışması bekleniyor. Kas hafızasına bir kere duruşu tutuşu ve atışı kaydettikten sonra işte gerçek okçuluk bu noktadan sonra başlıyor. Okçulukta ne kadar iyi olduğunuzu ancak bu noktadan sonra arkadaşlarınız ile paylaşabilirsiniz J
Peki bu kadar meşakkate gelemem diyenler ne yapmalı. Bence hiç makaralı yaylara bakmadan bir tane olimpik giriş yayı alabilirsiniz. Olimpik yayların ahşaptan yapılmış kabzası olan giriş versiyonları var. Bunların germe ağırlığı en fazla 40 libre oluyor. 40 libre olan yayı tavsiye etmiyorlar bu arada. Kabzanın ağırlığı kaldıramayıp kırıldığı vakalar varmış. Görmedim, böyle bir şey yaşayan biri ile tanışmadım ama böyle bir dedikodu var. Yani en fazla 38 librelik bir yay almanız uygun olacaktır. Çok daha düşük librelerde de yay alabilirsiniz. 20 libre ağırlığında bir başlangıç yayı ile başlayıp, aynı yayın kanatlarını artık yay size hafif geldikçe değiştirerek germe ağırlığınızı arttırabilirsiniz. Ben ne yaptım; bu yazıyı okuyan birçok kişinin düşüneceği üzere bir kere alayım en yüksek librelisini, nasıl olsa alışırım dedim ve 38 libre olan bir giriş yayı aldım. Biraz kol ve sırt ağrısı yaşayıp doktora bile gittim. Okçuluk hayalim başlamadan bitti, kendimi sakat bıraktım diye de oldukça endişelendim. Doktor daha detaylı bir araştırmayı tavsiye etmesine rağmen hastaneyi değil yayımı tercih ettim. Çok şükür kısa bir süre sonra ağrılarım azaldı. Yine de her çekişimde aynı tedirginliği yaşıyorum. Bu yüzden kendinize uygun bir yay almanızı ısrarla tavsiye ediyorum. Sadece kanatları değiştirmek çok maliyetli bir seçenek değil. Kendinizi sakatlama riskini bence göze almayın. Aldığınız yayı set olarak almanızda fayda var. Birçok firma giriş seti olarak böyle setler hazırlıyor. Ahşap yayların hangisi iyi diye kendinizi boşuna yormayın. Hepsi aynı fabrikadan çıkıyor. Sadece üzerine basılı olan isim farklı oluyor. Onun için bulduğunuz en uygun olanı alabilirsiniz. Giriş yay seti şunun gibi bir takım oluyor:
Yayınızı alırken hangi elle çekip yayı hangi elle tutacağınız da önemli. Bunu belirlemenin yolu hangi gözünüzle nişan aldığınızı tespit etmeniz ile mümkün olur. İnternette "dominant göz" diye bir arama yaparsanız baskın gözünüzün hangisi olduğunu belirleyeceğiniz yöntemleri öğrenebilirsiniz. Böylece hangi gözünüzle nişan aldığınızı dolayısıyla hangi elinizle yayı tutmanız gerektiğini öğrenebilirsiniz. Eğer bunu yapmadan yay alır ve ters gözünüz dominant gözünüz ise emin olun uzun süre okçuluk yapamaz kısa sürede bıkarsınız. Çünkü vücudunuza uygun olmayan bir sporu zorlamış olursunuz.
Bu noktada en önemli soru kaç oka ihtiyacım olacak sorusu olacaktır. Ben 7 adet ile başladım ve defalarca ok almak zorunda kaldım. Belki sizin de aynı yollardan geçmeniz ve ok atmaya uygun mekanlarda atış yapmanız daha uygun olur. Ama ben tecrübemi paylaşayım ki belki bazıları bunu şimdiden düstur edinir ve hedefin arkasında okun kaybolacağı ihtimali olan yerlerde atış yapmaz. Çimenlerin arasında kaybettiğim ok sayısını artık unuttum. Siz de mutlaka kaybedeceksiniz. Bu yüzden 10 ok alarak başlarsanız kayıplardan sonra elinizde atacak ok kalır. Okların kalitesini ilk başta belirleyemeyeceksiniz. Size set ile gelenlerle başlayın. Sonra nasıl olsa merakınıza yenilip çeşitli oklar alacaksınız. Ben piyasadaki tüm oklardan alıp attım. Sonunda ince karbon oklarda karar kıldım. Hafif olmaları, makaralı ve diğer güçlü yaylara göre zayıf olan başlangıç yayınızda büyük avantaj sağlayacaktır. Daha sonraki güçlü yaylarınızda da oldukça uzun bir süre kullanmaya devam edebilirsiniz. Ta ki oklarınız yayınız için yumuşak kalana kadar. Bu konuyla ilgili gelecekte bir yazı kaleme almayı düşünüyorum.
Şimdi temel ihtiyaçlarınızı tamamladıktan sonra kirişi yaya takmanız biraz zahmetli olabilir. Bunun için youtubede hem türkçe hem ingilizce videolar izleyerek bu işlemi yapabilirsiniz. Diğer ekipmanlar ile ilgili birer cümle yazmam gerekirse; başlarda kolluğunuzu mutlaka takın, parmaklığınızda işaret parmağınız ile orta parmağınız arasında kalan bir parça olacak, bu parçanın orada durduğuna emin olun. Yaz mevsiminde başladıysanız göğüslük faydalı olabilir. Tshirt ile ok atarken kirişin göğsünüze çarpması acı verici olabilir. Başlarda stabilizatör ve ayaklık pek ihtiyaç değildir. Gelecekte ihtiyaç duydukça tamamlanabilirler. Çanta olmazsa olmazdır. Parmaklığa rağmen ilk birkaç gün parmaklarınız ağrıyabilir ama geçecektir. Ok çekme aparatını ben hala kullanmıyorum. Nişangahı ilk başlarda kullanamayacaksınız büyük ihtimal. Biraz yaya alıştıktan sonra deneyebilirsiniz. Açıkçası ben hissi atmayı daha çok seviyordum. Hissi atmak demek elinize aldığınız taşı nasıl hedefe atarken arpacık kullanmıyorsanız oku da aynı şekilde atabilirsiniz demektir. İlk bir hafta içinde neredeyse tüm okları hedefe göndermeyi başarabilirsiniz.
Hedef demişken, ilk başlarda eva malzemeden üretilmiş bir hedef almak pahalı olabilir. Eğer böyle bir durumunuz yoksa yoğunluğu en yüksek izalasyon köpüklerinden kendinize bir hedef tahtası yapabilirsiniz. Benim kendime ilk yaptığım hedef şöyle birşey olmuştu:
Hedefi yaptığım köpük 120*60 cm ebatlarında oluyor. XPS isimli bu malzemeyi ortadan ikiye böldüğünüzde 60*60 ebatlarında bir levha çıkıyor ortaya. böyle 5-6 levhayı ard arda koyup güzelce bantladığınızda çok güzel bir hedef tahtası çıkıyor ortaya. Burada belirtmem gerekir ki belli bir süre sonra oklarınızın üzerine bu malzeme yapışmaya başlayacaktır. Belli aralıklarla oklarınızı çok keskin olmayan bir bıçakla sıyırarak temizleyebilirsiniz. Benim çok hoşuma giden bir uğraştı bu. Şimdi eva malzemeden bir hedef kullanıyorum. Oldukça uzun ömürlü bir hedef tahtası bu eva malzemeden yapılan. Köpükten yapılan bir iki haftada kullanılmaz hale gelebiliyor. Her bir köpük tabakasının 5-6 TL olduğunu hesaba katarsanız en kısa sürede eva malzemeden üretilmiş bir hedef almanız bütçeniz için daha uygun olabilir. Katmanlardan yıprananlar ile sağlamları yer değiştirerek daha uzun süreyle kullanmanız mümkün oluyor. Bu malzemeden üretilen hedefler şuna benziyor:
Evet sanırım başlarken yaşadıklarımın tamamını aktarmış oldum. İlerleyen zamanlarda makaralı yaylara merak salmaya başladım. Çok daha pahalı olmaları başlarda beni korkutmuştu. Ama marifetlerini öğrendikçe ikinci el Asya malı bir makaralı yay almak zorunlu gibi göründü. Şimdilerde hala bu yayı kullanıyorum ve onu hala çok seviyorum. Pahalı bir yay almayı da düşündüm. Gidip bu yaylardan elime aldım. Aralarında uçurum görmediğimden şimdilik bu yayı kullanmaya devam etmeye niyetliyim. Önemli olan ayarlarını doğru yapmakta. Eğer doğru ayar yapılırsa ikisinin de çekme ağırlığı 70 libre. Biz henüz binlerce liraya yay alacak kadar zengin bir ülke değiliz. Sanırım bu yüzden de okçuluk ülkemizde hak ettiği yere ulaşamıyor. Ucuzu pahalısı önemli değil; yay mutluluktur.
Önerdiğiniz bir marka var mı acaba ?
YanıtlaSilHangi çeşit yay almak istiyorsunuz?
SilMerhaba, olimpik yay almak istiyorum, yeni başlayacağım. Bir öneriniz var mı?
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilAliexpressten 150tlye bir yay buldum başlangıç için işimi görür umarım. "Marka önemsiz aynı fabrikadan çıkıyorlar" cümlesinin verdiği cesaretle
YanıtlaSilMerhaba,12 yaşindayim ve başlangic için nasil ve ne marka ok önerirsinis.olimpikmi daha iyi olur acaba..
YanıtlaSilMerhaba, olimpik yay alacağım, önereceğiniz marka var mı?
YanıtlaSil